NESAİ SÜNEN-İ KÜBRA

Bablar    Konular    Numaralar

KİTABU’T-TA’BİR

<< 2033 >>

الحلم

22- Hoşlanılmayan Düş

 

أخبرنا قتيبة بن سعيد قال ثنا الليث عن يحيى بن سعيد عن أبي سلمة بن عبد الرحمن عن أبي قتادة عن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال الرؤيا من الله والحلم من الشيطان فإذا رأى أحدكم شيئا يكرهه فلينفث عن يساره ثلاث مرات وليستعذ بالله من شرها فإنها لا تضره

 

[-: 7608 :-] Katade, Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in: "Rüya Allah'tandır.

Hoşlanılmayan düş ise şeytandandır. Sizden biri hoşuna gitmeyen bir rüya görürse, sol tarafına üç sefer tükürsün ve o rüya'nın şerrinden Allah'a sığınsın. O zaman inşaallah o kötü rüya kendisine zarar vermez" buyurduğunu bildirir.

 

Tuhfe: 12135

 

Diğer tahric: Buhari (3292, 5747, 6984, 6986, 6995, 7005, 7044); Müslim 2261 (1, 2, 3, 4); Ebu Davud (5021); İbn Mace (3909); Tirmizi (2277); Ahmed, Müsned (22525); İbn Hibban (6058, 6059).

 

 

أخبرنا قتيبة بن سعيد قال ثنا الليث عن أبي الزبير عن جابر أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال إذا حلم أحدكم فلا يخبر أحدا بتلعب الشيطان به في المنام

 

[-: 7609 :-] Cabir, Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in: "Biriniz hoşlanmadığı bir düş gördüğünde, şeytan'ın kendisiyle rüyasında oynaşmasından kimseye bahsetmesin" buyurduğunu nakleder.

 

 

أخبرنا قتيبة بن سعيد قال ثنا الليث عن أبي الزبير عن جابر عن رسول الله صلى الله عليه وسلم أنه قال لأعرابي جاءه فقال إني علمت أن رأسي قطع فزجره النبي صلى الله عليه وسلم قال لا تخبر بتلعب الشيطان في المنام

 

[-: 7610 :-] Cabir, Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e gelip: "Düşümde, başımın kesildiğini gördüm" diyen bir bedeviye, Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)'in onu azarlayarak: "Rüyanda, şeytan'ın seninle oynaşmasından kimseye bahsetme" buyurduğunu nakleder.

 

Daha sonra 10682'de tekrar gelecek. Önceki hadiste geçmişti.

Tuhfe: 2915

 

Diğer tahric: Müslim 2268 (12, 14, 15, 16); İbn Mace (3912, 3913); Ahmed, Müsned (14293); İbn Hibban (6056).

 

 

أخبرنا محمد بن عبد الأعلى قال ثنا المعتمر قال سمعت عوفا قال ثنا أبو رجاء أنه حدثهم سمرة قال كان رسول الله صلى الله عليه وسلم مما يكثر أن يقول صحابه هل رأى أحد منكم رؤيا قال فيقص عليه ما شاء الله أن يقص وإنه قال لنا ذات غداة إنه أتاني الليلة آتيان وإنهما ابتعثاني وإنهما قالا لي انطلق وإني انطلقت معهما وإنا أتينا على رجل مضطجع وإذا آخر قائم عليه بصخرة وإذا هو يهوي بالصخرة لرأسه فيثلغ رأسه فيتدهده الحجر هاهنا فيتبع الحجر فيأخذه فما يرجع إليه حتى يصح رأسه كما كان ثم يعود إليه فيفعل به مثل ما فعل المرة الأولى قلت لهما سبحان الله ما هذان قال قالا لي انطلق انطلق قال فانطلقت فأتينا على رجل مستلق لقفاه وإذا آخر قائم عليه بكلوب من حديد وإذا هو يأتي أحد شقي وجهه فيشرشر شدقه إلى قفاه ومنخره إلى قفاه وعينه إلى قفاه ثم يتحول إلى الجانب الآخر فليفعل به مثل ما فعل المرة الأولى قلت سبحان الله ما هذان قالا لي انطلق انطلق فانطلقنا فأتينا على جل مثل بناء التنور فاطلعنا فيه فإذا رجال ونساء عراة وإذا هم يأتيهم لهب من أسفل فإذا أتاهم ذلك اللهب ضوضوا قلت لهم ما هؤلاء قالا لي انطلق انطلق فانطلقت فأتينا على نهر فإذا في النهر رجل سابح وإذا على شط النهر رجل قد جمع عنده حجارة كثيرة وإذا ذلك السابح يسبح ما سبح ثم يأتي الذي قد جمع عنده الحجارة فيفغر له فاه فيلقمه حجرا قلت لهما ما هذان قالا لي انطلق انطلق فانطلقت فأتينا على رجل كريه المرأى كأكره ما أنت راء رجلا وإذا هو عند نار له يحشها ويسعى حولها قلت لهما ما هذان قالا لي انطلق انطلق فانطلقنا فأتينا على روضة فإذا بين ظهري الروضة رجل طويل لا أكاد أرى رأسه طولا في السماء وإذا حول الرجل من أكثر ولدان رأيتهم قط قال فانطلقنا فأتينا على دوحة عظيمة لم أر دوحة قط أعظم منها ولا أحسن قالا لي أرق فيها فارتقينا فانتهينا إلى مدينة مبنية بلبن ذهب ولبن فضة فأتينا باب المدينة واستفتحنا ففتح لنا فدخلناها فتلقانا فيها رجال شطر كأحسن ما أنت راء وشطر كأقبح ما أنت راء قالا لهم اذهبوا فقعوا في ذلك النهر وإذا نهر معترض يجري كأن ماءه المحيض في البياض فذهبوا فوقعوا فيه ثم رجعوا إلينا قد ذهب ذلك السوء عنهم وصاروا في أحسن صورة قالا لي هذه جنة عدن وهذاك منزلك قلت لهما بارك الله فيكما ذراني فادخله قالا لي أما الآن فلا وأنت داخله قلت لهما فإني قد رأيت منذ الليلة عجبا فما هذا الذي رأيت قالا لي أما إنا سنخبرك أما الرجل الأول الذي أتيت عليه يثلغ رأسه بالحجر فهو الرجل يأخذ القرآن فيرفضه وينام عن الصلاة المكتوبة وأما الرجل الذي أتيت عليه يشرشر شدقه إلى قفاه وعينه إلى قفاه ومنخره إلى قفاه ذاك الرجل يغدوا من بيته فيكذب الكذبة تبلغ الآفاق وأما الرجال والنساء العراة الذين في مثل التنور فهم الزناة والزواني وأما الرجل الذي في النهر يسبح ويلقم الحجارة فاه فهو آكل الربا وأما الرجل الذي عند النار يحشها ويسعى حولها فهو مالك خازن جهنم وأما الرجل الذي في الروضة الطويل فإنه إبراهيم وأما الولدان الذين حوله فكل مولود مات على الفطرة فقال بعض المسلمين يا رسول الله وأولاد المشركين قال وأولاد المشركين وأما القوم الذين كان شطرا منهم قبيح فإنهم قوم خلطوا عملا صالحا وآخر سيئا فتجاوز الله عنهم

 

[-: 7611 :-] Semure b. Cündüb der ki: Allah'ın Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) ashabına çokça: "İçinizden rüya gören var mı?" diye sorardı. Gören varsa da Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) onun rüyasını ona yorumlardı. Bir gün sabah vakti bizlere şöyle anlattı:

 

"Dün gece bana iki kişi geldi ve beni beraberlerinde götürmek isteyip, bana: «Bizimle beraber yürü!» dediler. Ben de onlarla beraber yürüdüm. Uzanmış uyuyan bir adamın yanına geldik. Onun da başucunda elinde taş olan bir adam durmuştu. Taşı uyuyan adamın kafasına atıyor, adamın başı yarılıyordu. Taş sağa sola yuvarlanıyor, adam da taşın peşinden gidiyordu. Taşı alıp geri geldiğinde uyuyan adamın kafası eskisi gibi iyileşmiş oluyordu. Taşı getiren adam da tekrar uyuyan adamın yanına geliyor ve ilkinde yaptığının aynısı tekrar ediyordu.

 

Yanımdakilere: «Sübhanallah! Bunlar ne yapıyor?» diye sorduğumda, bana: «Devam et! Yürü!» dediler.

 

Yola devam ettim ve sırtüstü yatmış olan bir adamın yanına geldik. Yanında elinde kancasıyla başka biri daha vardı. Elinde kanca olan adam yatan adamın yüzünün bir tarafına eğilip ağzından başlayıp yanağını ensesine kadar parçalıyordu. Sonra yüzünün öbür tarafına yöneliyor ve o tarafa da bir öncekinin aynısını yapıyordu. Yüzünün bir tarafını öyle parçalayıncaya kadar öbür taraf iyileşip eski haline geliyordu. Elinde kancası olan adam tekrar yeni baştan ilk yaptığı gibi parçalamaya başlıyordu.

 

Yanımdakilere: «Sübhanallah! Bunlar ne yapıyor?» diye sorduğumda, bana: «Yürü! Yürü!» dediler.

 

Yola devam ettim ve tandır gibi bir yere geldik. Tandırın içine baktığımızda çıplak erkek ve kadınların olduğunu gördük. Altlarından alevler geliyordu. Her alev geldiğinde de bağnşıyorlardı. Yanımdakilere: «Bunlar kim?» diye sordum, bana: «Yürü! Yürü!» dediler. Yola devam edip bir ırmağın kenarına geldik. Irmakta yüzen bir adam gördük. Irmağın kenarında da yanına taş yığmış olan bir adam vardı. Irmaktaki adam bir müddet yüzüp onun yanına geliyor, kenardaki adam da yüzen adamın ağzına bir taş koyup yutturuyor.

 

Yanımdakilere: «Bunlar ne yapıyor?» diye sordum. Bana yine: «Yürü! Yürü!» dediler.

 

Yola devam ettik ve hiç böylesini göremeyeceğin kadar çirkin bir adamla karşılaştık. Yanında bir ateş vardı. Hem ateşi körüklüyor, hem de etrafında dönüyordu.

 

Yanımdakilere: «Bu ne yapıyor?» diye sordum, yine: «Yürü! Yürü!» dediler.

 

Yola devam ettik ve bir bahçeye vardık. Bahçenin önünde de uzun boylu bir adam vardı. O kadar uzundu ki göğe kadar uzanan başını çok zor görebiliyordum. Adamın etrafında da daha önce hiç bu kadarını görmediğim kalabalıkta çocuklar vardı.

 

Yanımdakilere: «Bu adamla bu çocuklar ne?» diye sordum. Bana: «Yürü! Yürü!» dediler.

 

Yola devam edip, daha önce bu kadar büyüğünü ve güzelini göremediğim bir bahçeye vardık. Yanımdakiler bana: «Bahçenin içinde ilerle!» dediler. Bahçenin içinde ilerlediğimizde altından ve gümüşten tuğlalarla inşa edilmiş bir şehre vardık. Şehrin kapısına gelip kapıyı açmalarını istedik. Kapı açıldı ve içeriye girdik. Bizi orada öyle adamlar karşıladı ki, vücutlarının yarısı görebileceğin en güzel bir yapıda iken diğer yarısı da görebileceğin en çirkin bir yapıdaydı.

 

Yanımdakiler, o adamlara: «Gidin ve oradaki ırmağa girip yıkanın!» dediler. Irmağa baktığımda çok geniş ve süt kadar beyaz olduğunu gördüm. Adamlar gidip ırmağa daldılar sonra da yanımıza geldiler. Yıkandıktan sonra bedenlerindeki o çirkin görünüşleri de gitmiş en güzel bir surete bürünmüşlerdi.

 

Yanımdakiler bana: ''İşte burası Adn cennetidir, evin de işte oradakidir'' dediler. Yanımdakiler bana: «İşte evin orası!» dediler. Onlara: «Yüce Allah sizlere bereketler ihsan etsin! Bana izin verin de içine gireyim» dedim, fakat: «Şimdi değil, ancak ileride oraya gireceksin!» karşılığını verdiler.

 

Onlara: «Gece boyu pek şaşırtıcı şeylerle karşılaştım. O gördüklerim neydi?" diye sorduğumda şu karşılığı verdiler:

 

«Sana onları anlatalım: İlk gördüğün ve başı taşla yarılan adam Kuran'ı alıp bir kenarda bırakıyor ve kılması gerek farz namazını kılmayıp uyuyordu. Yanakları, burnu ve gözleri ensesine kadar yarılan adama gelince, o adam sabah evinden çıkınca öyle bir yalan ortaya atıyordu ki bu yalanı dört bir tarafa yayılıyordu. Tandır gibi bir yerde bulunan çıplak erkek ve kadınlar ise, onlar zina eden erkek ve kadınlardı. Irmakta yüzen ve ikide bir ağzına taş konulan adam da faiz yiyen kişidir. Ateşin yanında olan, ateşi harlayıp etrafında dönen çirkin adam ise Cehennem bekçilerinden olan Malik'ti. Bahçenin önünde bulunan uzun boylu adam ise İbrahim peygamberdi. Etrafında olan çocuklar da fıtrat üzerine ölen çocuklardı.» "

 

Ravi der ki: "Bazı Müslümanlar: "Ya Resulallah! Peki ya müşriklerin çocukları da içlerinde mi?" diye sorduklarında, Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):

 

"Onlar da içlerinde" buyurdu ve şöyle devam etti: ''Yarı güzel yarı çirkin olan adamlar ise hem kötü, hem de iyi amellerde bulunan ancak Yüce Allah'ın sonradan affettiği bir topluluktu. "

 

Diğer tahric: Buhari (1143, 1386, 2085, 2791, 3236, 3354, 4674, 6096, 7047); Müslim (2275); Tirmizi (2294); Ahmed, Müsned (20094); İbn Hibban (655, 4659).

 

Daha sonra 11162'de tekrar gelecek.